ARI SÜTÜ-POLEN-PROPOLİS   (ÜRÜNLER İÇİN EKRANI KAYDIRINIZ ˅)

Arı sütü, 5-15 günlük işçi arıların yutak üstü salgı bezlerinden salgıladıkları bir maddedir. Jel halinde akıcı kıvamda, kremsi-beyaz renktedir. Tadı ekşi ve kokusu keskin fenolik yapıdadır. Arı sütü ana arının ve larvaların besini olup, besin değeri oldukça yüksektir. Ana arı ve işçi arılar yumurtadan çıktıklarında aynı genetik yapıya sahip olmalarına rağmen, larva döneminde 6 gün süreyle farklı oranda arı sütüyle beslenmeleri ana arılarının biyolojik yapılarının farklılaşmasına neden olmaktadır, işçi arılarda ise arı sütü ile beslenme süresi 3 gün ile sınırlıdır ve daha düşük kalitede bir arı sütüyle beslenmektedirler. Ancak arı sütü, insan vücudunun ihtiyaç duyduğu organik bileşenleri bir arada barındırması açısından doğadaki en güçlü besinler arasında yer alıyor. Bu nedenle çeşitli araştırmalar arı sütü kullanımının, birçok organın işleyişinde de büyük katkıları olduğunu ortaya koyuyor.

Arı Poleni, bal arılarının kovanlarında topladıkları ve biriktirdikleri çiçek polenlerini ifade ediyor. Bal üretimi için gün boyu çiçekten çiçeğe dolaşarak nektar toplayan işçi arılar, bu esnada çiçeklerdeki polenlerin taşınmasını da sağlıyor. Bu işlem, çiçeklerin tozlaşmasında rol oynamasının yanı sıra arıların beslenmesinde de hayati önem taşıyor. Nektar yükü ile kovana dönen işçi arılar, üzerlerindeki polenleri kovanın girişinde özenli bir işlemle temizliyor. Zengin besin değerine sahip olan bu polenlerin önemli bir kısmı, doğrudan koloninin beslenme ihtiyacını karşılamada kullanılıyor. Geri kalan kısmı ise kovana güvenli bir şekilde yapılan insan müdahaleleri sonucu birikmeye bırakılıyor.

Zengin bileşenleri ve faydaları ile özellikle son yıllarda adından sıkça söz ettiren arı poleni, hakkındaki araştırmalar derinleştikçe bilim dünyasını şaşırtmaya devam ediyor. Öyle ki bu değerli besin, suyla birlikte tek başına tüketildiğinde dahi insan yaşamının sürmesini sağlayabiliyor. Bu nedenle arı poleni, bir diğer adı olan “süper besin” tanımının hakkını da tam anlamıyla veriyor. İçerdiği değerli bileşenler itibarıyla arı poleni, insan vücudunun ihtiyaç duyduğu en önemli içerikleri tek başına barındırıyor. Bundan dolayı vücuttaki sistemlerin güçlendirilmesinde ek gıda olarak tercih edilebiliyor.

Propolis, arıların iğne yapraklı ağaçlardan, bitkilerin tomurcuk, yaprak, gövde ve salgılarından topladığı maddeleri başlarında bulunan salgı bezlerinden salgıladıkları enzimlerle işleyerek ürettiği, reçine benzeri bir üründür. Antioksidan ve antimikrobiyal özelliği bulunan propolisi arılar, bacillus larvae gibi bakteri ve mantar enfeksiyonlarına karşı kovanlarını korumak, peteklerin hijyenini sağlamak, diğer böcek ve hayvanların kovana girişini engellemek için kullanır. Ayrıca kovan içinde yer alan bal peteklerini güçlendirmek ve çatlakları onarmak için de kullanılan propolis sayesinde arılar, kovana koruyucu bir kanaldan girip çıkarlar. Böylece hem kovanın hem de kendilerinin hijyeni sağlanmış olur. Yunanca'da giriş ve savunma anlamına gelen "pro" ve şehir anlamına gelen "polis" kelimelerinin birleşiminden oluşan propolis, arıların kovanlarının güvenliğini ve hijyenini sağlamak için ürettiği bir tür reçinedir. Çoğunlukla koyu kahverengi renkte ve kendine has bir kokuya sahip olan propolis, arı poleninden farklı ve çok daha zengin bir içeriğe sahiptir. Tarih boyunca insanlar tarafından farklı enfeksiyonların tedavisinde ilaç olarak tüketilen bu ürün üzerine günümüzde pek çok çalışma yapılmış ve yapılmaya devam etmektedir. Bu çalışmalar, insan sağlığına faydasının yanı sıra, farklı bölgelerdeki bitkilerden toplanarak arılar tarafında üretilen propolis içeriğinin, temel bileşenler açısından değerlendirildiğinde birbirine benzediğini ve mevsimler arasında üretilen propolis içeriğinde belirgin bir fark olmadığını göstermiştir.

%50 oranında reçine, %30 bal mumu, %10 esansiyel ve aromatik yağlar, %5 polen ve %5 mineral madde ve organik kalıntılarda oluşan propolisin, insan sağlığı üzerinde pek çok olumlu etkisi bulunduğu saptanmıştır. Propolis, faydaları bakımından oldukça zengin bir üründür. Antibakteriyel, antiviral, antifungal ve antienflamatuar içeriğinin yanı sıra pek çok farklı rahatsızlık için de önleyici ve tedavi edici özelliği bulunduğu bilinir. Propoliste yer alan etanol ekstraktı (faydalı bileşenlerin ayrıştırılarak tüketime hazır hâle getirilmesi işlemi) bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olur. Etanol ekstraktı, aynı zamanda iltihap önleyici, antibakteriyel, antiviral, antifungal, antioksidan ve lokal anestezik gibi özelliklere sahiptir. Propolis içeriğinde yer alan kafeik asit fenil ester ve clerodane diterpenoidin de kanserli hücrelerin gelişimini engellediği ve sağlıklı hücrelerin, kanserli hücreye dönüşme ihtimalini azalttığı düşünülmektedir. Meme, cilt, gırtlak, karaciğer, kolon, mesane, ve yumurtalık kanseri tedavisinde rol oynadığı öne sürülür. Bu içeriğin karaciğeri zararlı maddelere karşı koruduğu da yapılan sınırlı çalışmalarda görülmüştür. Propolis içeriğindeki diğer etken maddelerin adenovirüs ve influenza gibi virüslere karşı etkili olduğu, yara iyileşmesinde rol oynadığı da aynı sınırlı çalışmalarda saptanmıştır.

cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR